KİTAP YURDU

internet kitapçınız kitapyurdu.com'dan binlerce kitaba ulaşabilirsiniz.

23 Mart 2013 Cumartesi

Matematiksiz Bir Hayat Düşünebilir misiniz?

Monobild_mixed 640x480

Uykusu kaçanlara çitten atlayan koyunları say derler? Bir iki üç dört…… diye birbirinden sırasından başka farkı olmayan koyunları sayarken, buradaki tekdüzeliğin insan beynini uykuya sevkedeceği düşünülür. Eğer sayma sayılarını bilmiyorsanız uykuya balıklama dalmak için bu metotu kullanamayacaksınız demektir. Bu basit örnek matematiksiz bir dünyanın insanlar için ne kadar zor olabileceğinin göstergesi.
Matematik pozitif, yani deneylerle sonuca varılan bir bilim dalı olmamasına rağmen diğer bütün bilim dallarında vazgeçilmez bir ifade aracı niteliğinde. Matematik problemlerinin çözümünü gene kendi içerisinde ararken diğer bilimler, çözümü matematik ile arıyorlar. Dolayısıyla, bir fizikçi, bir kimyacı, bir ekonomist veya bir marangoz az veya çok ilgilendiği konuya göre matematikten anlamak ve onunla uğraşmak zorunda. Bütün diğer bilimlerde matematik bir ifade aracı olduğuna göre matematiğe bilimlerin dili diyebiliriz. Kumsalda başına elma düşüp de yerçekimini keşfeden Newton, bu dil olmasa düşen elmanın hızını hesaplayabilir miydi?
İki kere iki dört müdür? Eğer cevap evet ise bu bir icat mı yoksa bir keşif midir? Başka bir deyişle, matematik kuralları ilahi düzen içerisinde zaten var olan şeylerin ortaya çıkarılması mı yoksa temel bir varsayımdan yola çıkılarak türetilmiş birbirini bütünleyen kurallar topluluğu mu? Henüz yukarıdaki sorulara cevap verilemezken ispatlanamamış bir çok matematik teoreminin varlığına şaşırmamak gerekiyor.
Yalnız bir gerçek var. Bu gerçeği de ünlü matematikçi Carl F. Gauss’dan okuyalım:”Bilimlerin kraliçesi matematik, matematik konularının kraliçesi sayı teorisidir”
Kaynaklara göre bütün kültürler matematik ile az veya çok ilgilenmişler ve çalışmalar sonucunda ortaya bazı kurallar çıkarmışlar. Bunlar daha sonra bir kültürden diğerine yayılmış ve iletişimin gelişmesiyle beraber tek ve ortak bir matematik ortaya çıkmış. Bu gelişimin kökleri Eski mısır ve Bablonya (Babylonia)’da, daha sonraları Greklerde ve Araplarda görülüyor. Nihayet Batı Avrupa’ya yayılan matematik sonraları tüm dünyanın matematiği şekline dönüşmüş ve bugünkü halini almış. geometri, sayı teorisi, cebir, hesaplama, diferansiyel denklemler, olasılık ve istatistik günümüz matematik konularından bazıları.
Matematik hakkında yazılacak ve tabiki geometri hakkında çizilecek o kadar çok şey var ki: İnsan güzel bir soru, güzel bir çözüm , güzel bir teorem veya güzel bir ispat ile karşılaştığı zaman bunu herkesle paylaşmak istiyor. Hele hele çözümü, ispatı kendisi yaptı ise tadına doyulmuyor. Bu sebepten olacak, matematik ile uğraşan insanlar arasında yapılan bir anketteki “Matematikten neden hoşlanıyorsunuz?” sorusuna %90 oranında “Soru çözdükten sonra aldığım zevkten dolayı” yanıtını vermişler. İntihar etmeye bir göl kıyısına gidip de kendini öldürme saati gelinceye kadar Ferma’nın son teoremini ispata dalıp intiharı unutan matematikçiler bile yaşamış. Bu yüzden matematiğin insana yaşama sevinci verdiğini bile söyleyebiliriz.
Matematik, İslam dünyasından da ilgi ve katkı görmüş. İhya gibi bir kitabın yazarı ve bir islam alimi olan İmam Gazali matematik ile ilgilenip, “el-Munkızü mine’d-dalâl” adlı eserinde Matematiği felsefe bölümleri arasında göstererek, bu bölümlerle ilgili olarak “Kesin delille sabit olmuş şeylerdir. Anlayıp öğrenildikten sonra inkara mahal kalmaz” diyerek matematik üzerindeki fikrini ortaya koyarken çok sayıda eser değil şaheser bırakan Mimar Sinan matematiksel dehasını Selimiye gibi bir caminin minare projelerinde gizlemiştir. Matematikte sıfırı hesap yapmak için ilk kullanan kişiyse bir arap bilgini olan El Harizmi.
Bilgisayarın orjinal ismi “Computer”. Bunun da kelime anlamı hesaplayıcı. Bugün bu hesaplayıcılarla bile çemberin çapına bölümü diye ifade edilen sayısının gerçek değeri hesaplanamıyor. Matematik, herhangi bir kuralının tersi ispatlandığında çökecek girift bir yapıya sahip. Matematik sadece memleketimizde öğrencilerin korkulu rüyası olmayacak herhalde ki Albert Einstein matematikle ilgili sıkıntılarını arzeden bir üniversite öğrencisine cevap yazıyor: Matematikle karşılaştığınız güçlükler sizi kaygılandırmasın; inanın ki benim karşılaştıklarım sizinkinden büyük.
Matematik öyle bir bilim ki düşmanları da var. Hiç düşündünüz mü Matematik konusunda neden Nobel ödülü verilmediğini. İsveçli bir kimyacı olan ve daha sonra Nobel ödüllerine ismi verilen Alfred Nobel’in sevgilisi, ismi Gosta Mittag-Leffler olduğu söylenen başka bir matematikçiyi kendisine tercih edip kaçması Matematikten nefret etmesine sebep olmuş ve bu dalda ödül konmamasını istemiş.
İçerisinde birçok ispatsız teorem, tılsımı çözülememiş sayılar ve ifadeler barındıran, sırrı çözüldükçe yeni bilinmeyenler bulunan, 100 boyutlu bir uzayı ifade edebilecek kadar soyut, ama elimize aldığımız paranın üzerindeki rakam kadar somut olan Matematiğin dünyası böyle bilinmezlerle dolu gizemli bir dünya. Bu gizemden dolayı keşfi bir o kadar da zevkli olan bir dünya.
Eksi çarpı eksi artı edecek,
Böyle yazılacak, böyle bilinecek,
Kimse “neden?” demeyecek.
şeklindeki Anonim söyleyiş herhalde matematiği çok iyi anlatıyor. Bol matematikli ve tabiki uykusuzluktan uzak günler dileklerimle…..

Kaynak:www.ailedanismanim.com

1 yorum:

Translate

Blog Arşivi